Cumhuriyetin 100.Yılında Kömür Madenciliğinin Durumu
Dr.
Metin AKTAN
Maden
Mühendisleri Mesleki Gelişim Derneği
metin.aktan@gmail.com
Coal Mining on the 100th Anniversary of the Republic of
Turkiye
Özet:
Türkiye
Cumhuriyeti’nin 100.yılında kömür madenciliğinin Cumhuriyet öncesi, sonrası ve
bugünkü durumunun anlatıldığı bu yazıda kronolojik bir derleme çalışması
yapılarak genel bir özet verilmeye çalışılmıştır. Kömürün her dönemde
vazgeçilmez bir enerji kaynağı olmasının yanı sıra stratejik bir hammadde
olduğu da vurgulanarak geleceğe yönelik tespit ve önerilerde bulunulmuştur.
Anahtar
Kelimeler: kömür, Türkiye Cumhuriyeti, 100.yıl, Atatürk,
madencilik.
Abstract:
In this paper, which describes the situation of coal mining before, after and
today in the 100th anniversary of the Republic of Turkey, a chronological
compilation has been made and a general summary has been tried to be given. In
addition to being an indispensable energy source in every period, it was
emphasized that coal is a strategic raw material. For that reason
determinations and suggestions were made for the future of coal.
Keywords: coal, Republic of Turkiye, 100th
anniversary, Atatürk, mining.
Kömür Gazlaştırmanın Türkiye Açısından Stratejik Önemi
(Strategic Importance of Coal Gasification For Turkey)
Yer Altı Kaynakları Dergisi | Journal of Underground
Resources
www.mtbilimsel.com
Year:10 | Number:20 | July 2021 Yıl:10 | Sayı:20 | Temmuz 2021
Metin Aktan * Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel
Müdürlüğü, Ankara
* e-mail: metin.aktan@gmail.com, ORCID: 0000-0002-3393-733X
Özet
Kömürün dünya genelindeki ağırlıklı üretimi ve tüketimi batıdan doğuya doğru
kaymış olup; kömür, her şeye rağmen dünya birincil enerji tüketimindeki yerini
en ön sıralarda sürdürmeye devam etmektedir. Türkiye, birincil enerji
kaynakları bakımından dışa bağımlı olduğundan cari açığın yarıdan fazlasını enerji
giderleri oluşturmaktadır. Enerjideki dışa bağımlılığın azaltılabilmesi için
yerli kömür kaynaklarının yüksek teknoloji ile işlenip gazlaştırma/sıvılaştırma
amaçlı değerlendirilebilmesi, ulusal güvenlik açısından önemli bir konudur.
Petrol ve doğal gazda yaşanabilecek bölgesel veya küresel bir kriz, Türkiye
açısından en önemli risk faktörlerinden biridir. Enerjide kendi kendine yeten
bir ülke olabilmenin en önemli yolu, kaynak çeşitliliğini arttırmanın yanında
yerli kömür kaynaklarını yerli teknolojilerle yüksek katma değerli ürünlere
dönüştürebilmekten geçmektedir. Bu çalışmada, kömürün dünya ve Türkiye
özelindeki mevcut durumu ve geleceği ile ilgili tahminlerle birlikte, kömür
gazlaştırmanın mevcut durumu ve geleceği ile ilgili bilgilere de yer verilmektedir.
Ayrıca Türkiye açısından kömür gazlaştırma ürünlerinin stratejik öneminden
bahisle, Pazar analizlerine yer verilerek, çeşitli önerilerde
bulunulmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Kömür, Kömür
Gazlaştırma, Gazlaştırma Ürünleri, Türkiye Kömür Stratejisi.
Abstract
The predominant production and consumption
of coal around the world has shifted from west to east countries. No matter how
shifting west to east coal’s production is, coal continues to be at the
forefront of the world's primary energy consumption. Turkey’s energy costs
constitute more than half of the deficit because of dependency on primary
energy sources. It is an important national security issue to be able to
process domestic coal resources with high technology and use them for gasification
/ liquefaction in order to reduce foreign dependency on energy. One of the
major risk factors for Turkey is a regional or global crisis that may arise in
petroleum and natural gas. The most important way to become a self-sufficient
country in energy is to increase the diversity of resources, as well as to
transform domestic coal resources into high value-added products with local
technologies. In this study, the current status of coal, future of coal with
predictions, and coal gasification information and future prospects are given
globally and specifically so as to include Turkey. Furthermore, emphasizing the
strategic importance of coal gasification products for Turkey, some suggestions
are made by analyzing the Turkish market.
Türkiye, endüstriyel ve metalik maden
kaynakları açısından önemli bir çeşitliliğe sahipken, enerji hammaddelerinde mevcut
verilere göre kömür dışında yeteri kadar kaynağa sahip bulunmamaktadır. Yaklaşık
60 farklı tipte mineralin üretildiği ülkemiz, dünya madencilik endüstrisinde
önemli bir yere sahiptir. Türkiye, mineral çeşitliliği açısından dünyada 10.
sırada, üretim bakımından 28. sırada yer almıştır. Dünya piyasalarında önemli
90 çeşit mineralden 77 tanesi ülkemizde bulunmaktadır. Ayrıca önemli 50 farklı
tipte mineral yeterli miktarda ve kalitede bulunurken, sadece 27 farklı mineral
yeterli kalitede ve miktarda bulunmamaktadır. (11. Kalkınma Planı Madencilik Politikaları Özel
İhtisas Komisyonu Raporu, 2018)
Dünya bor rezervinin % 72’ si, endüstriyel
hammadde rezervinin % 2,5’ u, metal maden rezervinin % 0,4’ ü, doğal taş
rezervinin ise % 30’u ülkemizde bulunmaktadır. Türkiye
jeotermal potansiyeli bakımından, Avrupa’nın 1’nci, Dünyanın 7’nci ülkesi
konumundadır. (11. Kalkınma Planı Madencilik Politikaları Özel
İhtisas Komisyonu Raporu, 2018)
Konuyu istatistiksel verilerle biraz
daha açarsak, Ülkemiz;
·Bor üretiminde ve kaynak miktarında dünya 1’ncisi,
·Altın üretiminde Avrupa 1’ncisi,
·Mermer, Feldspat, Bentonit, Magnezyum ve Krom üretiminde dünya 2’ncisi,
·Perlit ve Stronsiyum üretiminde dünya 4’ncüsü,
·Çimento ve kireç üretiminde dünya 8’ncisi,
·Kaolen üretiminde dünya 9’ncusu,
·Demir - Çelik üretiminde ise dünya 11’ncisidir.
Ülkemiz toplam kömür kaynağı yaklaşık
19 milyar ton olup, bunun 1,5 milyar tonu taşkömürüdür. (MTA, 2019) Yıllık ortalama 1,5-2
milyon ton civarında tüvenan taşkömürü üretimi yapılmaktadır. Toplam linyit kaynağımız
ise 17,48 milyar ton olup, yılda 85-90 milyon ton civarında tüvenan linyit üretimi
yapılmaktadır.
Yukarıda bahsedilen önemli
istatistikler ülkemizin mevcut arama verilerine göre oluşmuş olup, fotoğrafın
sadece bir kısmını yansıtmaktadır. Ülkemizin tamamını kapsayan arama
çalışmaları tamamlandığında ise fotoğrafın tamamı ortaya daha net çıkacaktır.
Maden kaynaklarının bulunup ortaya
çıkarılması kadar bu kaynakların daha verimli ve ekonomik değerlendirilmesi çok
daha önemli bir noktadır. Bu noktada madencilik projelerindeki genel fizibilite
süreçleri ve bu süreçlerin uluslararası kriterlere göre yapılmasının öneminden bahsetmek
gerekmektedir.
Türkiye’de madencilik ve
enerjideki yeni eğilimler altta listelenmektedir (11. Kalkınma
Planı Madencilik Politikaları Özel İhtisas Komisyonu Raporu, 2018):
1.Dünyada geçerliliği
olan uluslararası standartlarla uyumlu olarak hazırlanan Kaynak\Rezerv, ön
fizibilite ve fizibilite raporları
2.Yeni maden proje ve
yatırımları için uluslararası finans kuruluşlarına yönelim
3.Sürdürülebilir
madencilik; sürdürülebilir yönetim ve raporlama
4.Entegre yönetim
sistemleri (ISO 9001-ISO 14001-OHSAS 18001)
5.Sosyal etki
değerlendirmeleri
6.Sosyal onay
7.ERP kurumsal kaynak
planlama yazılımları (sap-axapta v.b).
Bahse konu listedeki en önemli
başlıklardan ilk ikisi uluslararası standartlarla uyumlu raporlama ve yeni
maden proje ve yatırımları için uluslararası finans kuruluşlarına yönelimdir.
Her ne kadar farklı maddeler olarak yazılmış olsalar da, aslında bu iki madde
birbiriyle son derece bağlantılıdır. Uluslararası finans kuruluşlarından kredi
alabilmenin ön koşulu, projenin güvenilirliği ve raporlamalarının uluslararası
standartlara göre hazırlanıp hazırlanmadığıdır. Kaynak\Rezerv, ön fizibilite ve
fizibilite raporları içeriğinin herhangi bir soru işaretine mahal vermeyecek
şekilde detaylı ve tarafsız hazırlanması ve muhakkak çapraz doğrulamasının
yapılması gerekmektedir.
Son yıllarda başta Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın önderliğinde olmak üzere uluslararası
standartlarla uyumlu ülkemize özgü UMREK kodunun geliştirilmesi ve tabana
yayılması konusunda oldukça önemli çalışmalar yapılmıştır.
Bu yazıda özellikle UMREK’in
geliştirilme amacına uygun olarak madencilik projelerindeki genel fizibilite
süreçlerinin nasıl olması gerektiği ile ilgili genel bilgiler anlatılacaktır.
2GENEL
TANIMLAR
Madencilik projeleri ile ilgili temel
tanımlar altta verilmektedir.
Proje:Teknik ve
ekonomik yapılabilirliğe sahip minimum yatırım şeklinde veya bir toplumda
belirli bir zaman süresi içinde, mal ve hizmetlerin üretimlerini artırmak için,
bazı imkânları yaratma, genişletme veya geliştirmeye dönük bir öneri olarak
tanımlanabilir. Projede temel olan iki önemli unsur; projenin her şeyden önce
yapılabilirliği ve ekonomikliğidir.
Maden kaynak ve rezerv tanımı ve
bunların sınıflandırılması, maden varlıklarının değerlemesinde sıklıkla
kullanılan kavramlardır. Bu nedenle bu bölümde bu kavramların JORC (2012)
koduna göre tanımları verilecek ve sınıflandırılacaktır. JORC (2012) kodu,
maden arama sonuçları, maden kaynakları ve cevher rezervlerinin halka açık
raporlanması için geliştirilmiş Avustralya kaynaklı bir yönetmeliktir.
Maden kaynağı:
•Yer kabuğu üzerinde
ya da içinde bulunan ekonomik öneme sahip bir zuhur ya da konsantrasyondur. Bu
zuhur ya da konsantrasyon, nihai aşamada ekonomik olarak üretilebilecek şekil
ve miktarda bulunur. Bir maden kaynağının lokasyonu, miktarı, tenörü, jeolojik
özellikleri ve sürekliliği, jeolojik bilgi ve verilerden bilinir, kestirilir ya
da yorumlanır. Nihayetinde ekonomik bir üretime yol açmayacak bir saha ya da
onun bölümleri, Maden Kaynağı içine dâhil edilmez. (TERCAN, 2015)
•Maden kaynağı,
varsayılan ve kanıtlanabilen teknik ve ekonomik koşullar altında, bir bütün
olarak ya da kısmen, ekonomik olarak üretilebilir olan bir cevherleşmedir.
•Maden kaynakları,
artan jeolojik güvene göre Ölçülen (Measured), Gösterilen (Indicated) ve
Çıkarsanan (Inferred) Kaynaklar şeklinde gruplandırılır.
Kaynak raporu (Maden
Kanunu’ndaki tanımı):Yerkabuğunda veya derinliklerinde; biçim, nitelik ve
nicelik olarak muhtemel ekonomik beklentileri karşılayacak katı, sıvı ve gaz
birikimlerine ilişkin bilgileri içerir.
Maden rezervi: Ölçülen ya da Gösterilen Kaynağın ekonomik olarak
işletilebilir bir bölümüdür. Üretimde ortaya çıkan kayıpları ve seyrelmeleri
içerir. Uygun değerlendirme ve incelemeler yapılmış olup gerçekçi bir şekilde
varsayılan madencilik, metalurjik, ekonomik, pazarlama, hukuki, sosyal ve
devletle ilgili faktörlerin göz önüne alınmasını gerektirir. Bu
değerlendirmeler, raporlama zamanında üretimin uygun bir şekilde yapılacağını
göstermelidir. (TERCAN, 2015)
Maden rezervleri, maden kaynaklarının
bütün madencilik faktörleri uygulandıktan sonra tonaj ve tenörün kestirildiği
ve bu kestirimi yapan yetkili kişinin görüşüne göre geçerli olan bir projeye
temel olan bir bölümdür. Maden Rezervlerinin raporlanmasında proses kazanım
faktörlerine ilişkin bilgiler büyük bir önem taşır ve halka açık raporlarda bu
bilgilere her zaman yer verilmesi gerekir.
“Ekonomik bir şekilde
üretilebilir” terimi maden rezervinin
uygun finansal varsayımlar altında tutarlı bir şekilde üretilebileceğini ifade
eder. “Gerçekçi bir şekilde varsayılan”
terimi ise yatağın tipi, yapılan incelemenin seviyesi ve şirketin finansal
kriterlerine bağlıdır. Bu nedenle ekonomik olarak üretilebilir teriminin sabit
bir tanımı yoktur. Bununla birlikte şirketlerin yatırılan sermayeyi kabul
edilebilir bir oranda geri kazanacakları ve projedeki yatırımcılara geri
dönüşlerin alternatif yatırımlarla rekabet edebilmesi beklenir.
Şekil 2: Maden planlamaya ait temsili fotoğraf (Indian Minerology, 2016)
3 MADENCİLİK
PROJELERİ GENEL BAKIŞ
Proje analiz yöntemleri esas
olarak aşağıda belirtilen iki kapsamlı gruba ayrılabilir (Torries,
1998):
Madencilik projelerini
değerlendirirken, hem pozitif analiz yöntemlerine hem de normatif (kurallara
uygunluk) değerlendirme yöntemlerine uygun olarak proje analizlerini yapmakta
fayda vardır. Büyük yatırımlar gerektiren projelerde, eksik yapılan değerlendirmeler
ilerleyen aşamalarda büyük zararların oluşmasına sebebiyet verebilmektedir.
Proje
analizlerini farklı kategoriler altında birçok alt kollara ayırmak mümkündür. Analizde
kullanılan teknikler başlıklar halinde altta yer almaktadır (Ayanoğlu & İlter, 1996):
Yukarıda belirtilen analiz
yöntemlerinin her biri ayrı bir uzmanlık alanı gerektirmekte olduğundan, proje
analiz ekibinin farklı disiplinlere ait uzmanlık belgesine sahip kişilerden
oluşması oldukça önemlidir. Ekip çalışması ile doğru bir şekilde oluşturulan
proje, riskleri ve geleceğe yönelik belirsizlikleri de en aza indirir.
Çeşitli
analizleri içermek üzere hazırlanmış olan raporlar
ilgili finans kuruluşunca dikkatli bir şekilde incelenmektedir. Bu incelemeler
için Uluslararası finans kuruluşları enerji, madencilik ve diğer ilgili
disiplinlerde konusunda uzman kadrolar istihdam etmektedirler. Bu nedenle
projeler sadece finansal açıdan değil teknik, stratejik ve çevresel açıdan da
dikkatli bir şekilde değerlendirilmektedir.
Madencilik projelerindeki genel yatırım aşamaları altta listelenmektedir:
Madencilik projelerindeki genel
yatırım aşamaları tablosunda genel ifadelerle belirtilmiş olan madencilik
projesinin aşamaları genel olarak şu şekilde ifade edilebilir:
Tablo 2:
Madencilik projeleri genel yatırım aşamaları
Madencilik projelerindeki genel yatırım aşamaları
işletilen madenin türüne göre süreç anlamında değişkenlik gösterebilmektedir. Altta
detayları verilen şekilde, maden aramadan madenin üretimine kadar geçen
süreçteki aşamalar ve artan bilgi miktarına yer verilmektedir.
Şekil 3: Maden varlığı bilgi düzeyi ile proje aşamaları (TERCAN, 2015)
Tablo 3’te örnek olarak bir kömür
projesine ait termin programı verilmektedir. Bu termin programına göre maden
sahasına ait arama, kapsam belirleme çalışması, ön fizibilite aşaması ve
fizibilite çalışması olmak üzere toplam süreç yaklaşık 3,5-4 yıl
sürebilmektedir.
Tablo 3:
Elektrik üretimi amaçlı kömür projeleri ile ilgili genel termin programı
1-ARAMA (≈ 3,5-4 YIL)
ÖN ARAMA ÇALIŞMASI (KAPSAM BELİRLEME) (1 yıl)
ÖN-FİZİBİLİTE ARAMA ÇALIŞMASI (2-2,5 yıl)
FİZİBİLİTE ARAMA ÇALIŞMASI (1,5-2 yıl)
2-KAPSAM BELİRLEME
ÇALIŞMASI (≈ 1 YIL)
JEOLOJİ VE KAYNAKLAR (KAYNAK
RAPORU [RESOURCE ESTIMATION REPORT])
Maden Mühendisliği ve
Planlama
Maden Ekipmanları ve
yeraltı altyapı çalışmaları
Termik Santral, İmalat
Maden Tesisleri,
Yerinde servis & Altyapı
Çevre, toplum ve
onaylar ( ÇED)
Mali Değerlendirme
KAPSAM RAPORU (SCOPING
STUDY) (≈ %60 doğruluk)
3-ÖN-FİZİBİLİTE
ÇALIŞMASI ( ≈ 1 YIL)
Pazarlama
Kullanım Hakkı, Yasal
ve Onaylar
Jeoloji ve Kaynaklar
Maden Mühendisliği ve
Planlama
Maden Ekipmanları ve
Maden altyapı çalışmaları, İmalat
5-MADEN ÜRETİMİ
HAZIRLIK VE TERMİK SANTRAL KURULUMU (≈ 5-6 YIL)
4MADEN
DEĞERLEME
Maden varlıkları üzerinde hazırlanan raporlar genel
olarak üç ana kategoriye ayrılmaktadır: (TERCAN, 2015):
I.Maden kaynaklarının kestirimi,
II.Madenlerin teknik
değerlendirmesi ve
III.Maden değerlemesi.
Dünyada
kaynak kestirimi ve teknik değerleme yapan birçok uzman kişi varken değerleme
yapan kişi sayısı oldukça sınırlıdır. Bunun önemli bir nedeni maden
değerlemenin yeni gelişen bir disiplin olmasıdır. (TERCAN, 2015)
Madencilikte
gelişmiş ülkeler, bu üç kategoride de raporlama yönetmeliği çıkarmışlarken
ülkemizde maalesef bu tür yönetmelikler UMREK sürecinden sonra gündeme gelmeye
başlamıştır.
Değerleme yaklaşımları temel
olarak üç gruba ayrılmaktadır:
(1)
Maliyet yaklaşımı, (2) Pazar yaklaşımı ve (3) Gelir yaklaşımı.
Maliyet yaklaşımı, varlığı benzer başka bir
varlıkla değiştirmek ya da yerine yenisini koymak için gerekli parasal tutarın
hesaplanmasına dayanır. Takdir edilmiş değer, arama harcamalarının katları ve
yerbilim faktörü gibi yöntemleri içerir. Daha çok erken evre arama sahalarının
değerlemesi amacıyla kullanılır. Pazar
yaklaşımı, benzer varlıkların piyasadaki alış-satışından üretilen fiyatlara
ve ilgili diğer bilgiye dayanır. Bu yaklaşımın temel varsayımı, bir maden
varlığına bir alıcının ödeyeceği tutarın, benzer özellikteki başka bir varlığa
ödeyeceğinden daha fazla olmayacağıdır. Bu nedenle benzer varlıkların
satışlarına ilişkin bilginin temini değerleme için çok önemlidir. Pazar
yaklaşımı; benzer satışlar yöntemi, ölçüt (ton başına değer, alan başına değer
gibi) yöntemi ve ortaklık yöntemi gibi yöntemleri içerir. Bu yaklaşım her türlü
maden sahasına uygulanabilir. Gelir
yaklaşımı, maden varlığının işletilmesinden elde edilecek net kazancın
bugünkü değere indirgenmesine dayanır. Net bugünkü değer yöntemi, gerçek
opsiyon yöntemi, Monte Carlo yöntemi gibi yöntemler gelir yaklaşımı içinde yer
alır. Maden varlığı kazanç elde etmek amacıyla işletileceği için gelir yöntemi,
ileri evre maden sahalarına uygulanabilir. (TERCAN, 2015)
Bu üç
yaklaşım, birbirinden bağımsız yaklaşımlar değildir. Bu yaklaşımlar aynı veri
kaynaklarını kullanır ancak verileri, farklı yöntemlerle analiz ederler. Temel
olarak üç yaklaşımın birbirlerinin bulgularını desteklemesi gerekir. Şekil4, maden
varlıklarının değerlemesinde kullanılacak yöntemlerin maden projelerinin
gelişim evreleri içindeki yerlerini grafiksel olarak göstermektedir (TERCAN, 2015).
Şekil 4: Değerleme yaklaşımlarının proje gelişim evreleri içindeki yeri (VenmyneDeloitte, 2013).
5SONUÇ
Madencilik yatırımlarının
projelendirme aşamalarının genel hatlarıyla incelendiği bu yazıda, akademik ve
saha gerçeklerine uygun genel bir bilgi verilmesi amaçlanmıştır.Büyük yatırımlar gerektiren madencilik
projelerinde, eksik yapılan değerlendirmelerin ilerleyen aşamalarda büyük
zararların oluşmasına sebebiyet vermemesi için hem pozitif analiz yöntemlerine
hem de normatif (kurallara uygunluk) değerlendirme yöntemlerine uygun olarak
proje analizlerinin yapılması gerekmektedir.
Ülkemizin maden kaynakları, daha
aramacılık aşamasında iken muhakkak uluslararası standartlara uygun olarak
raporlanmalı(Jorc, Crirsco ve UMREK gibi), kömürü örnek alırsak sadece
hidrojeolojik-sismik, jeoteknik etütler değil, tüm kalite özellikleri, gaz
içeriği, kendiliğinden yanma gibi çeşitli testlerin de sistematik olarak
yapılması, proje güvenilirliği açısından oldukça önemlidir. Uluslararası standartlarda
raporlanmış kaynak kestirimi, kapsam raporu ve rezerv raporları ile bankable
projeler üretilebilir ve üretime yönelik madencilik yatırımları için sadece
yerli bankalardan değil, yabancı bankalardan da finans alabilmenin yolu açılmış
olur.
Ayrıca
maden değerleme ile ilgili de UMREK benzeri alt yapı ve mevzuat çalışmalarının
yapılmasının, sektöre yön vereceği ve farklı disiplinlerin bir arada
çalışmasını teşvik ederek mesleki uzmanlaşmaları artıracağı
değerlendirilmektedir.
KAYNAKÇA
(2018). 11.
Kalkınma Planı Madencilik Politikaları Özel İhtisas Komisyonu Raporu.
Ankara: Strateji ve Bütçe Başkanlığı. Ayanoğlu, K., & İlter, N. v. (1996). Kamu
Yatırım Projelerinin Planlanması ve Analizi. Ankara: DPT. Doruk, U. L. (2018). Enerji Proje Finansmanı.
Indian Minerology. (2016, 12 06). Indian Minerology:
https://indianminerology.blogspot.com/2016/12/which-mine-planning-software-is.html
adresinden alındı
Kayadelen, M. (2019, 06 29). Madencilik Yatırım
Projelerinde Temel Kavramlar. kayadelen.gen.tr: http://kayadelen.gen.tr/docs/TemelKavramlar0208.pdf
adresinden alındı MTA. (2019). MTA 2018 Yılı Faaliyet Raporu.
Ankara: MTA. TERCAN, A. (2015). Madenlerin Değerlemesi ve
Değerlendirilmesi Ders Notları. Ankara: Hacettepe Üniversitesi, Maden
Mühendisliği Bölümü. Torries, T. F. (1998). Evaluating Mineral
Projects : Applications and Misconceptions . Society for Mining,
Metallurgy & Exploration, Incorporated.
***
MADENLERDE GÜVENLİK KÜLTÜRÜ
(SAFETY CULTURE ON MINES)
***
Enerjide Kömürün Yeri ve Şırnak Asfaltit Sahaları
(Coal in Energy Sector and Aspahaltite Fields of Şırnak Region)
Ömer BAYRAK Maden Mühendisi, TKİ Kurumu Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü
Ülkemizdeki kömürler genelde düşük ısıl değere sahip linyit özellikli kömürler olduğundan, elektrik üretimi amaçlı değerlendirilmeleri daha uygundur. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın 2023 ve sonraki yıllara hitap eden uzun vadeli planlamaları arasında, enerjide dışa bağımlı olmamızdan kaynaklı cari açığımızın azaltılmasına yönelik çeşitli planlamalar mevcuttur.
Bu anlamda Güneydoğu Anadolu Bölgemiz’in Şırnak havzasında bulunan asfaltitlerimiz, yörenin elektrik üretim ihtiyacının karşılanması açısından önemli olduğu kadar, üretim faaliyetlerinin gerektirdiği yol, su, elektrik, haberleşme gibi alt yapı gereksinmelerinin madencilik yapılan bölgeye getirilmesi ile söz konusu bölgede belirli düzeyde bir altyapı tesis edilebilmesi ve istihdam oluşturması açısından da büyük önem arz etmektedir. Altyapının kalkınmanın temel unsurlarından birini oluşturması, kömür madenciliğinin istihdam ağırlıklı bir sektör olması bakımından bölgeler arası göçü sınırlayıcı nitelikte olması ve bunun yanında kömüre dayalı diğer bölgesel sanayileri de geliştirmek suretiyle dolaylı istihdam oluşturma özelliğinin bulunması hem yöre açısından, hem de ülkemiz açısından son derece önemlidir.
Bu çalışmada Türkiye yerli kömür kaynaklarından biri olan asfaltitin tarihsel gelişimi istatistiksel verilerle anlatılacak, yöre açısından ekonomik ve sosyolojik önemine değinilecektir.
Turkey’s lignite resources, because of having low calorific value, are generally used for electricity generation. For this purpose, Ministry of Energy and Natural Resources of Turkey have some longterm energy goals addressing the year 2023 and beyond to decrease the current account deficit comes from energy dependency.
In this context, Turkey’s asphaltites located in the Şırnak basin of the Southeastern Anatolia Region are in need of a substructure with a certain level of infrastructure in terms of meeting the need for electricity generation, as well as the infrastructure required by the production activities, such as water supply infrastructure, electricity and communication infrastructure, it is of great importance in terms of establishing employment.
The fact that infrastructure constitutes one of the basic elements of development and that coal mining is a employment-oriented sector and that interregional migration is restrictive and that there is indirect employment creation capability by developing other regional industries based on coal mining, both locally and in terms of our country is extremely important.
In this study, asphaltites that are one of the domestic coal resources of Turkey, will be explained in brief with historical development details by statistical data and economical and sociological importance of asphaltites will be explained as well in terms of the region.
AVUSTRALYA MADENCİLİK YÖNETİM SİSTEMİ, ARGE KURULUŞLARI VE KÖMÜR MADENCİLİĞİ HAKKINDA KAPSAMLI RAPOR
(MINING POLICY AND COAL MINING IN AUSTRALIA)
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın oluşturduğu Kamu ve Özel sektör temsilcilerinden bir araya gelen bir heyetle, Haziran 2015'te Avustralya'ya 15 günlük teknik bir ziyaret gerçekleştirilmiştir.
Söz konusu teknik inceleme ziyareti kapsamında; yeraltı ve açık ocak üretim metodu ile çalışan kömür madenleri, tahlisiye merkezleri, ARGE kuruluşları ve enstitüleri, eğitim ve danışmanlık hizmeti veren Kurum ve Kuruluşlar ve Maden Mühendisliği eğitimi veren üniversiteler ziyaret edilmiştir. Son derece faydalı olan bu teknik inceleme ziyareti ile ilgili sahada alınan notlar, Kurum ve Kuruluşlardan, firmalardan alınan dökümanlar Türkçe'ye çevirilerek kapsamlı bir rapor hazırlanmıştır. Sektördeki paydaşlara faydalı olması amacıyla paylaşıma sunulmaktadır.
Madencilik Amaçlı Orman İzinlerinin Türkiye ve Dünyadaki Mevzuat Uygulamalarının Karşılaştırılması
(Comparison of Legislation Implementation Regulatory Practices for Turkey and World in Terms of Forestry Permits for Mining Activities)
Metin Aktan
Maden Y.Mühendisi, TKİ Kurumu Genel Müdürlüğü, Ankara
Nazım Çimen
Maden Mühendisi, EÜAŞ Afşin Elbistan Açık Ocaklar İşletme Müdürlüğü, Elbistan
Prof. Dr. Y. Özçelik
Hacettepe Üniversitesi, Maden Mühendisliği Bölümü, Ankara
ÖZET
Bu çalışmada, Türkiye’de madencilik faaliyetleri kapsamında verilen orman izinleri ile madencilikte ileri olan Kanada, Avustralya ve ABD gibi diğer ülkelerdeki orman izinlerinin mevzuat uygulamalarının karşılaştırılması yapılmıştır. Karşılaştırmaya tabi tutulan ülkelerin madencilik amaçlı orman izinleri ve ödedikleri vergi ve ücretler yönünden incelemesi yapılmış, yapılan incelemeler sonucunda Türkiye’deki mevcut durumla nihai kıyaslaması yapılmıştır.
Yapılan kıyaslamalar sonucunda, Türkiye’de madencilik faaliyetleri yapılabilmesi için alınması gerekli olan orman izinlerinin Kanada ve bazı diğer ülkelerde olduğu gibi ücretsiz ya da çok küçük ücretlere tabii olmadığı, önemli miktarlarda bedel tahsisi yapıldığı tespit edilmiştir.
ABSTRACT
In this study, a comparison of legislation implementation regulatory practices has been made in terms of forestry permits for mining activities for Turkey and for such countries like Canada, Australia and USA that are developed in mining. The countries’ forestry permits regulatories and forestry charges and forestry taxes amounts investigated for mining activities and after those investigations the results compared to existing practices in Turkey.
Comparing to Turkey to Canada and other developed countries in mining, the taxes and charges for forestry permits in Turkey aren’t free even much more expensive than the other countries.
Mining Engineer, MSc; PhD
Candidate at Hacettepe University; Technical Consultant of General Manager of
Turkish Coal Enterprises (TKI); Ankara, Turkey.
Presentation Video by Metin AKTAN:
Abstract
Energy has a vital importance in human’s life and has
a big importance in economic growth. Turkey is an energy dependent country. Being
located at a neighbor of an energy war zone like Syria - Iraq and geographically
in close proximity to three fourth of the world’s proven gas and oil reserves in
particular those in the Middle East and the Caspian basin; give an important
role to Turkey which emerges as a major hub for energy transport and assumes a
greater role in the future of energy security, often referred to as the Silk
Road of the 21st Century. Energy import dependency will likely continue to be a
major issue for Turkey. Dependency, particularly on a single and untrusted supplier
just like Russia, is considered a source of economic and political
vulnerability in international relations.
Turkey is a country which consumes 1% of total world
energy consumption and dependent of energy in lack of petroleum and natural gas
over 90%. Renewables aren’t enough to compensate the energy needs. Turkey’s
export revenues are used to compensate energy imports. For that reason, it is
vital that using lignite together with renewables in highest efficiency as a
domestic resource for energy production. It is a requirement for each and every
country to secure energy supply from reliable, cheap, clean, and diversified
resources, and to make efficient use of them. In line with the target to put in
use the entire domestic coal potential of Turkey by 2023 pursuant to the
“Electricity Energy Market and Supply Security Strategy Paper” which was put
into effect in 2009 by Resolution of the Higher Board of Planning; it is of
crucial importance to be a close follower of improvements achieved in clean
coal technologies worldwide, taking into consideration the fact that domestic
coal resources, among and above all fossil fuels, are “A Resource That Must Be
Put In Use With Priority”. As a matter
of fact, considering that Turkey has rich lignite resources and that future
explorations might create the opportunity to discover and develop new coal
deposits, it can be seen that making maximum use of coal in future for power
generation purposes is quite inevitable.
This paper will focus on the domestic coal policy
strategies of Turkey to decrease the foreign dependency and energy security
dilemma. The first part focuses on the energy outlook of Turkey and current
picture of the country in the framework of energy policies while the second
part deals with how to use domestic coal as fuel in generating electricity with
domestic industry and what should be the sufficient capacity of the coal in
electricity generation with being sensitive to environment by using latest
clean coal technologies.
Energy security is defined as the availability of
energy sources in sufficient quantities and the reasonable prices at the proper
time. Disruption of energy supply may occur at any point in the energy supply
chain and it can create energy crisis in a country, in a region or in the whole
world [1]. There are some factors that cause energy supply disruptions:
a. Political reasons: Since energy can be considered
as a high political issue, conflicts between energy producing countries and
energy consuming countries (or energy transit countries) can cause some supply
disruptions [1].
b. Economic reasons: Sudden increase of energy price
can lead to the supply disruption. For example, the last natural gas conflict
between Ukraine and Russia was grounded on the disagreement between two
countries on the price of natural gas [1].
c. Export restrictions or any embargo from producers.
For example, the oil crisis in 1973 was caused by export restrictions that were
made by OPEC [1].
d. War, terrorist attack or political instability of
energy producing country: These factors may disrupt exploration, production,
processing or transportation of energy. One of the vivid examples in that
respect is terrorist attacks on pipeline infrastructures in Iraq [1].
e. Natural disasters, accidents or technical reasons:
For example, hurricane Katherine, gave rise to fundamental damages to energy
infrastructure and caused some disruptions of energy supply in USA [1].
Conventional fossil energy resources like coal,
natural gas and oil drive the world economy today and have an 86 % of energy
consumption in total according to BP [2]. Coal’s share is 30 % in the energy
consumption of the world [2]. After 1973 oil shock and together with long-term
energy wars in middle east and Russia’s aggressive policies; energy security
and the concept of supply security gained highly importance since oil prices
led to negative impacts on economies like reduction of production and high
levels of inflation. Conventional fossil fuels have still the dominant share in
energy consumption that created a problem for national and energy security of
countries that are lacking oil and natural gas.
Turkish primary energy consumption doubled with high
growth rates, economic expansion and increased levels of urbanization. As
Turkey is targeting to be one of the most developed economies in the world in
the Republic’s 100th establishment anniversary in 2023, energy consumption is
going to increase that yields the problem of supply security. According to the MENR,
Turkey’s energy import is 59 % of its total energy consumption in 2014. This is
one of the main problems of Turkey in terms of energy security that also drives
Turkish Foreign Policy. As a country who is highly dependent on foreign energy
supplies, supply security is one of the most important issues in Turkish energy
policies. Yet, MENR highlights triple challenge that will drive Turkey’s future
energy policies that are achieving substantial reduction of carbon emissions
while at the same time ensuring supply security, all at a reasonable price.
Therefore, energy efficiency and utilization of renewable resources comes to
the picture in energy policies. According to the Strategic Plan, issued in 2015
by MENR, there are mainly seven targets of Turkey. Those are:
1.Increase
in renewable energy’s share in energy supply
2.Diversification
of importing countries and reduction of import vulnerabilities
3.Priority
for the usage of domestic energy resources and diversification of energy
sources
4.Liberalization
of energy market and enhancement of investments on energy sector
5.Increase
in energy efficiency
6.Reduction
of environmental damages
7.Being
energy transit route and an energy hub.
Along with the energy supply security, environmental
issues are highly important and on the agenda of Turkey since Turkey will be
responsible to its emissions indicated in the Kyoto Protocol after 2012 and
Paris Climate Deal signed early in 2016. Therefore, energy efficiency, usage of
renewable resources, utilization of clean coal technologies and usage of
nuclear energy are driving the main targets of Turkey [3].
Turkey has become extremely dependent on Russian
natural gas and oil since then, allowing Russian energy companies to get
involved in the Turkish energy sector. Gazprom purchased assets of Turkish
energy companies; Rosatom was chosen to construct Turkey's first nuclear power
plant in Mersin-Akkuyu. All are above creating energy security problem for
Turkey.
2. ENERGY OUTLOOK OF TURKEY
Although Turkey has a close geography to rich oil and
natural gas reserves in the Middle East and Caspian region, Turkey’s proven oil
and gas reserves seem to be very low. Like many countries, Turkey has large
lignite resources. But Turkish lignite has low calorific and high sulphur
values. Primary energy production of Turkey is insufficient for the Turkey’s
energy requirements. The quantity of Turkish total energy demand was 123,94
mtoe in 2014 while it was 52,9 mtoe in 1990. The amount of imported energy was
nearly 97,04 mtoe in 2014 while it was 30,9 mtoe in 1990. Turkey’s oil
consumption was 26% and natural gas consumption was 32% of total primary energy needs and approximately over 95%
of them were imported [4].
Fig. 1 Primary energy
consumption of Turkey [5].
Turkey’s gas import from Russia takes the biggest
share with a percentage of 55% of total in 2014 [5]. Turkey needs to import gas
from other countries in order to satisfy growing energy demands. This,
eventually, brings Turkey to be entirely dependent on imported oil, and natural
gas.
The growing import dependency brings, indeed, serious
problems for a country in respect to its cost and imported quantity. For example,
the costs of energy imports are given in table below respectively:
Table 1Energy import costs up to the years [5]
Years
2012
2013
2014
2015
Cost (billion dollars)
60
55,9
54,9
37,8
The energy import cost was 60 billion dollars in 2012
and after 3 years from 2012; it decreased to 37,8 billion dollars because of
low oil and gas prices in 2015. USA’s energy policy against Russia has gained a
big acceleration and low energy prices began to influence the economy of the
Russian Federation.
The installed electric power generation capacity of
Turkey, which was 2.234 MW back in the 1970’s, increased by 33-fold in the last
46 years to reach 74.626,7 MW by May 2016 [7]. Approximately 56,4 million tons
of coal were produced in Turkey’s country in 2014, while thereof 85% was
consumed by thermal power plants, 7,4% by the industry, and 7,6% by households.
Turkey is one of the countries that have managed to
overcome the global economic crisis quickest and suffered least from the recent
economic uncertainty worldwide. It is the fastest growing economy across Europe.
According to World Bank, between 2002 and 2012, the consumption of the bottom
40 % increased at around the same rate as the national average. Over the same
period, extreme poverty fell from 13 to 4,5 % and moderate poverty fell from 44
to 21 %, while access to health, education, and municipal services vastly
improved for the less well-off. Since the global financial crisis, Turkey has
created some 6,3 million jobs, although increases in the labor force, including
through a rise in the participation of women, has kept unemployment at around
10 %. Turkey’s achievements and future potential have been a source of
inspiration for other emerging markets.
Having achieved a growth rate of annually 5 % in
average during the period 2002-2015, with a Gross Domestic Product (GDP) of $
799.54 billion, Turkey’s country ranked 17th among the world’s biggest
economies. Also in 2010 with a growth rate of 8,9%; Turkey had the biggest rank
after China. In less than a decade, per capita income in the country has nearly
tripled and now exceeds $10,5 thousand. Turkey is a member of the OECD and the
G20. Moreover, Turkey is a country of high potential in terms of the increase
in power consumption. For instance, the country’s power consumption is
estimated to reach approximately 390.000 GWh, i.e. 390 billion kWh by 2020,
which means that there is a need for additional capacity in power generation of
about 3.000-4.000 MW annually.
What needs to be done first and foremost to solve the
problem of security of supply is to make more use of domestic resources, and
then to diversify both the imported energy resources and the countries which
these energy resources are imported from.
The established energy capacity in Turkey is at
74.626,7 MW. This comes to 310 billion kWh of energy generated a year. In 2010,
Turkey consumed 213 billion kWh, and in 2014 this figure increased to 257
billion kWh. By the end of 2015, consumption will be at 264 billion kWh. Turkey
has shown an annual increase of between 8% and 8.5%. This is higher than the
annual overall growth rate of the Turkish economy. In the 2000s, per capita
energy consumption was at 1,550 kWh per year. Now this figure is at 3,429 kWh
per year in 2015. The level of development of a country is directly
proportionate to the level of energy consumption. Countries in the OECD have a
per capita energy consumption of around 12,000 kWh per year. In Turkey, it’s
only a quarter of that amount.
2.1. The Role of Domestic Coal Resources in Providing of Turkey's Energy
Supply Security
According to the data of the International Energy
Agency (Coal Information 2014), there are 1,05 trillion tons of coal resources
worldwide, while 769 million tons thereof is hard coal.
Global coal production in 2014 was 7,8 billion tons.
Almost half of that (i.e. 3,56 billion tons) was produced by China alone. In
the same period, China imported 312 million tons of coal and consumed a total
of 3,872 billion tons. China’s coal production in 2013 was 3,53 billion tons.
According to many resources, coal is expected to hold
the biggest share in global power generation projections for the year 2030 by
several agencies. Likewise, it is forecasted that electric power generation
from fossil fuels will be 20 trillion kWh (IEA, 2013). According to different
resources, it is forecasted that, despite the leaps in renewable energy, the
fossil fuels will gain predominance with ever-increasing speed [4].
Fig. 2 Coal resource areas of Turkey [6]
Until 2005, Turkey’s known coal resources were 8,3
billion tons. Since 2005, new databases were opened for common usage, and there
were new exploration studies; now Turkey’s known resources stand at around 15,4
billion tons. Keep in mind that explored only 40% of Turkey for coal, which is
undertaken by the General Directorate of Mineral Research and Exploration
(MTA).
14,1 billion tons of Turkey’s coal resources reaching
up to 15,4 billion tons together with the resources recently discovered by MTA
is lignite coal, whereas the remaining 1,3 billion tons is hard coal and
belongs to Turkish Hard Coal Enterprises.
When looking at the distribution of lignite coal
according to establishments, it can be seen that;
• EUAŞ holds a
share of 55% with 7,3 billion tons,
• the General
Directorate of Turkish Coal Enterprises holds a share of 27% with 3,7 billion
tons;
• the private
sector holds a share of 11% with 1,6 billion tons; and
• MTA holds a
share of 10% with 1,5 billion tons.
The Turkish government wants to increase energy
production in 2023 to over 100 billion MWh per annum, which is 500 million kWh
of energy produced per year. Of the installed energy production, mostly comes
from natural gas conversion plants. That’s the biggest share. However, by 2023,
Turkey wants domestic resources to make up the main share rather than imported
natural gas. Both private and public sector companies have to collaborate to
achieve this goal. Of the 74.626,7 MW installed capacity, 9.848,4 MW is accounted
for by domestic coal [4].
Turkey has lack of sufficient energy supply. Resources
of the country are limited in generating necessary energy. With new renewable
technologies, such as wind/ solar, Turkey cannot respond and fulfill the
growing prevailing demand fast. They can only enter into the local energy
market with some more time elapses. Fast/ easy/ cheap solutions are not
available, nor practical, nor feasible.
At the tables given below existing domestic coal fired
thermal power plants, ongoing installation power plants and potential power
plants are given respectively.
Table 2 Turkey’s coal
fired existing power plants [6]
No
Power Plant Name
Installed Power (MW)
Year of Built
1
Soma Termik Santralı (B)
6x165=990
1981-1982-1985-1985-1991-1992
2
Çayırhan Termik Santralı
2x150+2x160=620
1987-1987-1998-1999
3
Kangal Termik Santralı
3x150=457
1989-1990-2000
4
Tunçbilek Termik Santralı
2x150+1x65=365
1977
5
Seyitömer Termik Santralı
4x150=600
1973-1977-1989
6
Orhaneli Termik Santralı
1x210=210
1992
7
Afşin-Elbistan-A Termik Santralı (EÜAŞ)
3x340+1x335=1355
1984-1985-1986-1988
8
Afşin-Elbistan-B Termik Santralı (EÜAŞ)
4x360=1440
2006
9
Çan Termik Santralı (EÜAŞ)
2x160=320
2006
10
Yeniköy Termik Santralı
2x210=420
1986-1987
11
Kemerköy Termik Santralı
3x210=630
1994-1995
12
Yatağan Termik Santralı
3x210=630
1982-1983-1984
13
Zonguldak Çatalağzı
2x150=300
14
AKSA, Göynük, Bolu – (Ruhsat:TKİ)
2x135=270
2015
15
PARK, Silopi (Harbul) – (Ruhsat:TKİ)
3x135=405
2015
16
Enerjisa, Tufanbeyli
3x150=450
2016
17
Polat Elekt., Tunçbilek
1x50=50
2014
18
Others
336,4
Total
9.848,4
Table 3Turkey’s coal
fired ongoing installation thermal power plants [6]
No
Power Plant Name
Owner of the Plant
Low calorific Value (Kcal/Kg)
Installed Power (MW)
1
ESKİŞEHİR-MİHALIÇÇIK
EÜAŞ+TKİ+KİAŞ
2.100
290
2
ZONGULDAK
TTK
5.500
1.200
3
ADANA-TUFANBEYLİ (Teyo)
TKİ
1.300
700
4
MANİSA-SOMA (Kolin-Hidrogen)
1.500
510
5
BURSA-KELES (Çelikler)
2.100
270
6
KÜTAHYA-DOMANİÇ (Çelikler)
2.300
300
7
BİNGÖL-KARLIOVA (Flamingo)
1.350
150
8
ŞIRNAK-MERKEZ (Valilik)
4.500
270
9
ŞIRNAK-ÜÇKARDEŞLER (Valilik)
4.500
135
Total
3.825
Table 4 Turkey’s coal fired potential
thermal power plants
No
Power Plant Place
Owner
of the Plant
Resource
(Million tons)
Low
calorific Value (Kcal/Kg)
Installed
Power (MW)
1
Çayırhan
EÜAŞ
213
2.640
750
2
K.Maraş-Elbistan
(E Sector)
1.217
1.100
3.000
3
Konya-Karapınar
1.832
1.370
3.000
4
Eskişehir-Alpu
TKİ
1.500
2.200
3.345
5
K.Maraş- Elbistan
(C +D Sectors)
EÜAŞ
1.517
1.100
3.000
6
Kırklareli- Vize
TKİ
140
1.700
300
7
Trakya
Çerkezköy+Çatalca
EÜAŞ
494
1.700
1.000
8
Afyon-Dinar
941
1.600
2.000
9
Zonguldak
TTK
600
5.500
3.000
Total
8.454
19.395
All of the existing domestic coal fired thermal power
plants + ongoing installation power plants + potential power plants have a total
capacity of 33.000 MW. This is equal to half of installed capacity of Turkey
and has a value of 231 million kWh of energy produced per year.
Every fossil fuel gives off environmentally damaging
emissions, and this of course also includes coal.
Until the 1990s, coal was very important. With
environmental factors, the Kyoto Protocol, Paris Climate Deal and the importing
of natural gas to Turkey in the 2000s, coal receded somewhat as an energy
source. Nevertheless, the sheer amount of available coal not only in Turkey but
throughout the world, as well as the development of new technologies, means
that coal will continue to be very important. In Turkey, coal is now referred
to as the energy source of the future.
It’s impossible to achieve Turkey’s vision 2023 goals
without coal. Turkey wants minimum 30% of the targeted energy production of 100
billion MWh per year in 2023 to be from coal. Considering that present day
share of domestic coal is at 13,2%, then coal’s share in the overall production
of energy will be doubled. Coal is essential as an energy source. Of course,
energy production diversity is very important. No country wants to be reliant
on a single source. Prices, politics, and environmental factors always
fluctuate, so it’s good to diversify the portfolio, not just in terms of energy
types, but also the countries that imported energy and technologies from.
According to Mr. Aktaş, who is the General Manager of
Turkish Coal enterprises, maybe in the future developing the technology to
utilize deep-water magma and produce electricity from the vapor that results.
In that case, maybe coal should be forgotten. But until a revolutionary new
technology is developed, you have to rely on coal.
Diversity is very important, and nuclear power should
also be added to Turkey’s energy production portfolio. The nuclear disaster in
Japan has refocused the world’s attention on the importance of coal, meaning we
should continue to pursue and develop R&D efforts and technologies to make
coal production and related emissions as environmentally friendly as possible.
According to the Domestic Resource Based Energy Production
Program Action Plan elaborated within scope of the 10th Development
Plan (2014 – 2018), it is known that 62 % and 49 % of the trade deficit
resulted from net energy imports in 2012 and 2013 respectively, that oil,
natural gas and hard coal imports are continuously increasing to meet rapidly
growing energy demand, and that this situation leads to continuation of high
import dependency in energy and creates pressure on current account balance and
energy supply security.
To establish high and stable growth in Turkish
economy, utilization of all possible domestic resources in energy production is
deemed as a priority, which is of crucial importance for enabling sustainable
development.
In this scope, the aim is to increase the share of
domestic resources, including domestic and international oil and natural gas
drillings, in primary energy production to 35 % by the end of 2018 which was 27
%.
It is also aimed at increasing electricity generation
from domestic coal sources to 57 billion kWh in 2018 which was 54,9 billion kWh
in 2014.
Hence, the existing coal resources are quite important
for Turkey, considering that the country has neither natural gas nor oil, which
leaves coal as the only energy resource to decrease the country’s current
deficit.
By means of the “Electricity Energy Market and Supply
Security Strategy Paper” which was put into effect in 2009 by Resolution of the
Higher Board of Planning in order to reduce external dependency of Turkey’s
country in energy supply, it has been decided to put in use the entire domestic
coal potential of Turkey’s country by 2023 and, in this scope, to increase the
country’s electric energy production capacity to 100.000 MW and the domestic
coal based power generation capacity to 30.000 MW.
The domestic coal based thermal power plants in Turkey
have currently an installed capacity of about 9.848,4 MW which is 13,2 percent
of total installed capacity as of May 2016 [7].
To reach the targets for 2023, there is need for additional capacity of
21.150 MW in addition to the currently available capacity.
Adopting a new approach which can be summarized as
“collecting share from unit electric power generated from coal (royalty)”,
Turkish Coal Enterprises has opened its coal sites to the use by private
sector, with the condition to construct thermal power plants.
Within scope of this new method which is employed in
tenders that have been and will be made and is summarized above as “collecting
share from unit electric power generated from coal”, the investor is given 6
years to construct a power plant without collecting any fee for the use of coal
sites put at the disposal of the investor. Starting from the end of that
period, a share will be collected in return for the unit electric power (kWh)
that will be generated at the constructed power plant.
The thermal power plant investment period is about 5-6
years. In order to accomplish the targets, set for 2023, it is required that
the foundations of these coal-based power plants are laid until 2016 at the
latest. Within scope of the mentioned targets and for the purpose of increasing
the share of Turkey’s electric power requirement met from domestic resources,
the coal site Bolu-Göynük-Himmetoğlu with reserves reaching up to 39 million,
the ownership of which is held by the General Directorate of TKI, is being
operated by AKSA Göynük Enerji Üretim A.Ş since 04.08.2006 under a royalty
granted to the company with the condition to construct a thermal power plant.
Construction of the thermal power plant’s both units with a capacity of 2x135
MW was completed by AKSA Göynük Enerji Üretim A.Ş. in the first half of 2015.
The company started to generate power under the royalty in July 2015, while the
power plant’s opening ceremony took place on August 14th, 2015. The power plant
will provide employment to 600 people directly, and 6000 people indirectly.
This project will allow for the generation of electric power of 1,9 billion kWh
annually, which is more than the 2-fold of the electricity that was consumed in
the entire province of Bolu in 2014.
In order to reach Turkey’s targets for 2023 by making
use of coal as the only domestic resource available to us, all necessary
efforts are made at great pace to make sure that the foundations of relevant
thermal plants are laid until 2016.
Turkey’s existing power plants and planned power
plants capacity are evaluated below in terms of economically and employment
issues regarding to 2023 goals.
Fig. 3 Economic and social value of Turkey’s coal
fired existing power plants [6]
Fig. 4 Economic and social value
of Turkey’s planned additional coal fired power plant capacity [6]
All domestic lignite and asphaltite coal based power
plants to be constructed will be state-of-the-art, in other words
environment-friendly in terms of their emission values.
Different models should be applied to use domestic
coal as fuel to decrease energy dependency of Turkey. What is more important to
be done first and foremost to solve the problem of security of supply is to
make more use of domestic lignite and other suitable resources, and then to
diversify both the imported energy resources and the countries which these
energy resources are imported from.
3. CONCLUSIONS
To improve energy efficiency and to supply energy
security, Turkey should put in practice some effective policies.
1.The
fact that sustainable energy policies and security of energy supply are the
fundamentals of a country’s development as well as economic and national
security is nowadays acknowledged by almost everybody.
2.To
solve the problem of security of supply is to make more use of domestic lignite
and other suitable resources, and then to diversify both the imported energy
resources and the countries which these energy resources are imported from.
3.A
new coal mining law should be prepared (MENR is about to finish the studies).
4.Coal
resource reports and feasibility projects should be prepared international
standards such as JORC and Crisco. Together with best feasibility projects,
also health and safety instructions must be applied international standards with
the philosophy of Vision Zero to prevent any fatal mine accidents like Soma
Mine Accident which caused 301 people to die in May 13th, 2014.
5.To
prevent rising trend in dependency on imported energy sources and to satisfy
increasing energy demand, Turkey should restructure coal sector and encourage
to using clean coal technologies that will help to improve indigenous coal
resources. Only, in such a way the production of energy and consumption of
energy gap will be closed down. Otherwise one can say that Turkey will live
serious energy security problems in case if it faces with any shortage in oil
or natural gas.
6.Incentives
and guarantee of purchase for electricity should be provided for the investors
of the domestic coal fired power plants (MENR is about to finish the studies).
7.Cooperation
between state establishments and institutions should be reorganized. Even
though the Prime Minister's circular was published and a working group has been
established to solve problems in energy investments, due to energy is a
strategic and a national security issue; a new structure named as “Resolution
of the Higher Board of Energy” should be established with the presidency of the
Prime Minister to prevent conflictions between the establishments.
8.Environmental
Impact Assestments (EIA) should be evaluated with sensitivities of national
energy security despite not to the environment of course, together with
environmental sensitivity.
9.Energy
industry areas should be identified by MENR and constructed by the Government.
10.Using domestic industry should be encouraged.
11.Turkey’s existing domestic coal fired thermal power
plants + ongoing installation power plants + potential power plants have a
total capacity of 33.000 MW. This is equal to half of installed capacity of
Turkey and has a value of 231 million kWh of energy produced per year. Together
with renewables and energy efficiency policies, it is possible to achieve
energy independence. Thus, energy security problem should be fixed with
domestic coal resources and renewables.
12.Turkey needs to have long term energy strategies.
Local engineering/ local design/ local fabrication must have their shares in
those national priorities. Turkey must design own thermal power plants based on
own design teams to best fit to local available fuels, indigenous lignite or
hard coal [8].
13.Thanks to the latest developments in technology, PC
(Pulverised Coal Firing) and CFB (Fluid Bed) design coal fired thermal power
plants have reached to 46 percent efficiency or even exceeded, with application
of supercritical pressure and temperatures [8].
14.Today in administrations’ energy policies, the first
priority is in securing cheapest, good quality, reliable electricity in the
local market. So effective and rational applications of local fuel resources
are in vital importance. Therefore, the energy planning is also the planning of
future of the country in order to avoid any foreseen economic crises.
15.Local coal resources should have the first priority in
exploitation for the thermal power plants. Private and even public capabilities
are to be encouraged both.
16.Turkey needs to encourage the local engineering
capabilities, and openly discourage foreign labor. That is loss of national
income. There is no value added income generation in the local market by
foreign labor.
17.Turkey needs to allocate more funds to support MSc/
PhD/PostDoc works and that course of action has to accepted as long term
country policy [8].
18.Turkey must form more research institutes to make more
research on exploration, application and best use of local coal [8].
4. REFERENCES
[1]Havva
Çaha, 2006; Energy
Security of Turkey.
[2]BP,
June 2015. Statistical
Review of World Energy Outlook.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder