MADENCİLİK PROJELERİNDE GENEL FİZİBİLİTE SÜREÇLERİ
(FEASIBILITY PERIODS IN MINING PROJECTS)
Dr.Metin AKTAN
Maden Y.
Mühendisi
(TKİ
Kurumu Strateji Geliştirme Müdürü ve Genel Müdür Dan.)
Tel:
+903125401006
1 GİRİŞ
Türkiye, endüstriyel ve metalik maden
kaynakları açısından önemli bir çeşitliliğe sahipken, enerji hammaddelerinde mevcut
verilere göre kömür dışında yeteri kadar kaynağa sahip bulunmamaktadır. Yaklaşık
60 farklı tipte mineralin üretildiği ülkemiz, dünya madencilik endüstrisinde
önemli bir yere sahiptir. Türkiye, mineral çeşitliliği açısından dünyada 10.
sırada, üretim bakımından 28. sırada yer almıştır. Dünya piyasalarında önemli
90 çeşit mineralden 77 tanesi ülkemizde bulunmaktadır. Ayrıca önemli 50 farklı
tipte mineral yeterli miktarda ve kalitede bulunurken, sadece 27 farklı mineral
yeterli kalitede ve miktarda bulunmamaktadır. (11. Kalkınma Planı Madencilik Politikaları Özel
İhtisas Komisyonu Raporu, 2018)
Dünya bor rezervinin % 72’ si, endüstriyel
hammadde rezervinin % 2,5’ u, metal maden rezervinin % 0,4’ ü, doğal taş
rezervinin ise % 30’u ülkemizde bulunmaktadır. Türkiye
jeotermal potansiyeli bakımından, Avrupa’nın 1’nci, Dünyanın 7’nci ülkesi
konumundadır. (11. Kalkınma Planı Madencilik Politikaları Özel
İhtisas Komisyonu Raporu, 2018)
Konuyu istatistiksel verilerle biraz
daha açarsak, Ülkemiz;
· Bor üretiminde ve kaynak miktarında dünya 1’ncisi,
· Altın üretiminde Avrupa 1’ncisi,
· Mermer, Feldspat, Bentonit, Magnezyum ve Krom üretiminde dünya 2’ncisi,
· Perlit ve Stronsiyum üretiminde dünya 4’ncüsü,
· Çimento ve kireç üretiminde dünya 8’ncisi,
· Kaolen üretiminde dünya 9’ncusu,
· Demir - Çelik üretiminde ise dünya 11’ncisidir.
Ülkemiz toplam kömür kaynağı yaklaşık
19 milyar ton olup, bunun 1,5 milyar tonu taşkömürüdür. (MTA, 2019) Yıllık ortalama 1,5-2
milyon ton civarında tüvenan taşkömürü üretimi yapılmaktadır. Toplam linyit kaynağımız
ise 17,48 milyar ton olup, yılda 85-90 milyon ton civarında tüvenan linyit üretimi
yapılmaktadır.
Yukarıda bahsedilen önemli
istatistikler ülkemizin mevcut arama verilerine göre oluşmuş olup, fotoğrafın
sadece bir kısmını yansıtmaktadır. Ülkemizin tamamını kapsayan arama
çalışmaları tamamlandığında ise fotoğrafın tamamı ortaya daha net çıkacaktır.
Maden kaynaklarının bulunup ortaya
çıkarılması kadar bu kaynakların daha verimli ve ekonomik değerlendirilmesi çok
daha önemli bir noktadır. Bu noktada madencilik projelerindeki genel fizibilite
süreçleri ve bu süreçlerin uluslararası kriterlere göre yapılmasının öneminden bahsetmek
gerekmektedir.
Türkiye’de madencilik ve
enerjideki yeni eğilimler altta listelenmektedir (11. Kalkınma
Planı Madencilik Politikaları Özel İhtisas Komisyonu Raporu, 2018) :
1. Dünyada geçerliliği
olan uluslararası standartlarla uyumlu olarak hazırlanan Kaynak\Rezerv, ön
fizibilite ve fizibilite raporları
2. Yeni maden proje ve
yatırımları için uluslararası finans kuruluşlarına yönelim
3.
Sürdürülebilir
madencilik; sürdürülebilir yönetim ve raporlama
4.
Entegre yönetim
sistemleri (ISO 9001-ISO 14001-OHSAS 18001)
5.
Sosyal etki
değerlendirmeleri
6.
Sosyal onay
7.
ERP kurumsal kaynak
planlama yazılımları (sap-axapta v.b).
Bahse konu listedeki en önemli
başlıklardan ilk ikisi uluslararası standartlarla uyumlu raporlama ve yeni
maden proje ve yatırımları için uluslararası finans kuruluşlarına yönelimdir.
Her ne kadar farklı maddeler olarak yazılmış olsalar da, aslında bu iki madde
birbiriyle son derece bağlantılıdır. Uluslararası finans kuruluşlarından kredi
alabilmenin ön koşulu, projenin güvenilirliği ve raporlamalarının uluslararası
standartlara göre hazırlanıp hazırlanmadığıdır. Kaynak\Rezerv, ön fizibilite ve
fizibilite raporları içeriğinin herhangi bir soru işaretine mahal vermeyecek
şekilde detaylı ve tarafsız hazırlanması ve muhakkak çapraz doğrulamasının
yapılması gerekmektedir.
Son yıllarda başta Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın önderliğinde olmak üzere uluslararası
standartlarla uyumlu ülkemize özgü UMREK kodunun geliştirilmesi ve tabana
yayılması konusunda oldukça önemli çalışmalar yapılmıştır.
Bu yazıda özellikle UMREK’in
geliştirilme amacına uygun olarak madencilik projelerindeki genel fizibilite
süreçlerinin nasıl olması gerektiği ile ilgili genel bilgiler anlatılacaktır.
2 GENEL
TANIMLAR
Madencilik projeleri ile ilgili temel
tanımlar altta verilmektedir.
Proje: Teknik ve
ekonomik yapılabilirliğe sahip minimum yatırım şeklinde veya bir toplumda
belirli bir zaman süresi içinde, mal ve hizmetlerin üretimlerini artırmak için,
bazı imkânları yaratma, genişletme veya geliştirmeye dönük bir öneri olarak
tanımlanabilir. Projede temel olan iki önemli unsur; projenin her şeyden önce
yapılabilirliği ve ekonomikliğidir.
Maden kaynak ve rezerv tanımı ve
bunların sınıflandırılması, maden varlıklarının değerlemesinde sıklıkla
kullanılan kavramlardır. Bu nedenle bu bölümde bu kavramların JORC (2012)
koduna göre tanımları verilecek ve sınıflandırılacaktır. JORC (2012) kodu,
maden arama sonuçları, maden kaynakları ve cevher rezervlerinin halka açık
raporlanması için geliştirilmiş Avustralya kaynaklı bir yönetmeliktir.
Maden kaynağı:
•
Yer kabuğu üzerinde
ya da içinde bulunan ekonomik öneme sahip bir zuhur ya da konsantrasyondur. Bu
zuhur ya da konsantrasyon, nihai aşamada ekonomik olarak üretilebilecek şekil
ve miktarda bulunur. Bir maden kaynağının lokasyonu, miktarı, tenörü, jeolojik
özellikleri ve sürekliliği, jeolojik bilgi ve verilerden bilinir, kestirilir ya
da yorumlanır. Nihayetinde ekonomik bir üretime yol açmayacak bir saha ya da
onun bölümleri, Maden Kaynağı içine dâhil edilmez. (TERCAN, 2015)
•
Maden kaynağı,
varsayılan ve kanıtlanabilen teknik ve ekonomik koşullar altında, bir bütün
olarak ya da kısmen, ekonomik olarak üretilebilir olan bir cevherleşmedir.
•
Maden kaynakları,
artan jeolojik güvene göre Ölçülen (Measured), Gösterilen (Indicated) ve
Çıkarsanan (Inferred) Kaynaklar şeklinde gruplandırılır.
Kaynak raporu (Maden
Kanunu’ndaki tanımı): Yerkabuğunda veya derinliklerinde; biçim, nitelik ve
nicelik olarak muhtemel ekonomik beklentileri karşılayacak katı, sıvı ve gaz
birikimlerine ilişkin bilgileri içerir.
Maden rezervi: Ölçülen ya da Gösterilen Kaynağın ekonomik olarak
işletilebilir bir bölümüdür. Üretimde ortaya çıkan kayıpları ve seyrelmeleri
içerir. Uygun değerlendirme ve incelemeler yapılmış olup gerçekçi bir şekilde
varsayılan madencilik, metalurjik, ekonomik, pazarlama, hukuki, sosyal ve
devletle ilgili faktörlerin göz önüne alınmasını gerektirir. Bu
değerlendirmeler, raporlama zamanında üretimin uygun bir şekilde yapılacağını
göstermelidir. (TERCAN, 2015)
Maden rezervleri, maden kaynaklarının
bütün madencilik faktörleri uygulandıktan sonra tonaj ve tenörün kestirildiği
ve bu kestirimi yapan yetkili kişinin görüşüne göre geçerli olan bir projeye
temel olan bir bölümdür. Maden Rezervlerinin raporlanmasında proses kazanım
faktörlerine ilişkin bilgiler büyük bir önem taşır ve halka açık raporlarda bu
bilgilere her zaman yer verilmesi gerekir.
“Ekonomik bir şekilde
üretilebilir” terimi maden rezervinin
uygun finansal varsayımlar altında tutarlı bir şekilde üretilebileceğini ifade
eder. “Gerçekçi bir şekilde varsayılan”
terimi ise yatağın tipi, yapılan incelemenin seviyesi ve şirketin finansal
kriterlerine bağlıdır. Bu nedenle ekonomik olarak üretilebilir teriminin sabit
bir tanımı yoktur. Bununla birlikte şirketlerin yatırılan sermayeyi kabul
edilebilir bir oranda geri kazanacakları ve projedeki yatırımcılara geri
dönüşlerin alternatif yatırımlarla rekabet edebilmesi beklenir.
3 MADENCİLİK
PROJELERİ GENEL BAKIŞ
Proje analiz yöntemleri esas
olarak aşağıda belirtilen iki kapsamlı gruba ayrılabilir (Torries,
1998) :
Madencilik projelerini
değerlendirirken, hem pozitif analiz yöntemlerine hem de normatif (kurallara
uygunluk) değerlendirme yöntemlerine uygun olarak proje analizlerini yapmakta
fayda vardır. Büyük yatırımlar gerektiren projelerde, eksik yapılan değerlendirmeler
ilerleyen aşamalarda büyük zararların oluşmasına sebebiyet verebilmektedir.
Proje
analizlerini farklı kategoriler altında birçok alt kollara ayırmak mümkündür. Analizde
kullanılan teknikler başlıklar halinde altta yer almaktadır (Ayanoğlu & İlter, 1996) :
Yukarıda belirtilen analiz
yöntemlerinin her biri ayrı bir uzmanlık alanı gerektirmekte olduğundan, proje
analiz ekibinin farklı disiplinlere ait uzmanlık belgesine sahip kişilerden
oluşması oldukça önemlidir. Ekip çalışması ile doğru bir şekilde oluşturulan
proje, riskleri ve geleceğe yönelik belirsizlikleri de en aza indirir.
Çeşitli
analizleri içermek üzere hazırlanmış olan raporlar
ilgili finans kuruluşunca dikkatli bir şekilde incelenmektedir. Bu incelemeler
için Uluslararası finans kuruluşları enerji, madencilik ve diğer ilgili
disiplinlerde konusunda uzman kadrolar istihdam etmektedirler. Bu nedenle
projeler sadece finansal açıdan değil teknik, stratejik ve çevresel açıdan da
dikkatli bir şekilde değerlendirilmektedir.
Madencilik projelerindeki genel
yatırım aşamaları tablosunda genel ifadelerle belirtilmiş olan madencilik
projesinin aşamaları genel olarak şu şekilde ifade edilebilir:
Tablo 2:
Madencilik projeleri genel yatırım aşamaları
Madencilik projelerindeki genel yatırım aşamaları
işletilen madenin türüne göre süreç anlamında değişkenlik gösterebilmektedir. Altta
detayları verilen şekilde, maden aramadan madenin üretimine kadar geçen
süreçteki aşamalar ve artan bilgi miktarına yer verilmektedir.
Şekil 3: Maden varlığı bilgi düzeyi ile proje aşamaları (TERCAN, 2015) |
Tablo 3’te örnek olarak bir kömür
projesine ait termin programı verilmektedir. Bu termin programına göre maden
sahasına ait arama, kapsam belirleme çalışması, ön fizibilite aşaması ve
fizibilite çalışması olmak üzere toplam süreç yaklaşık 3,5-4 yıl
sürebilmektedir.
Tablo 3:
Elektrik üretimi amaçlı kömür projeleri ile ilgili genel termin programı
4 MADEN
DEĞERLEME
Maden varlıkları üzerinde hazırlanan raporlar genel
olarak üç ana kategoriye ayrılmaktadır: (TERCAN, 2015) :
I. Maden kaynaklarının kestirimi,
II. Madenlerin teknik
değerlendirmesi ve
III. Maden değerlemesi.
Dünyada
kaynak kestirimi ve teknik değerleme yapan birçok uzman kişi varken değerleme
yapan kişi sayısı oldukça sınırlıdır. Bunun önemli bir nedeni maden
değerlemenin yeni gelişen bir disiplin olmasıdır. (TERCAN, 2015)
Madencilikte
gelişmiş ülkeler, bu üç kategoride de raporlama yönetmeliği çıkarmışlarken
ülkemizde maalesef bu tür yönetmelikler UMREK sürecinden sonra gündeme gelmeye
başlamıştır.
Değerleme yaklaşımları temel
olarak üç gruba ayrılmaktadır:
(1)
Maliyet yaklaşımı, (2) Pazar yaklaşımı ve (3) Gelir yaklaşımı.
Maliyet yaklaşımı, varlığı benzer başka bir
varlıkla değiştirmek ya da yerine yenisini koymak için gerekli parasal tutarın
hesaplanmasına dayanır. Takdir edilmiş değer, arama harcamalarının katları ve
yerbilim faktörü gibi yöntemleri içerir. Daha çok erken evre arama sahalarının
değerlemesi amacıyla kullanılır. Pazar
yaklaşımı, benzer varlıkların piyasadaki alış-satışından üretilen fiyatlara
ve ilgili diğer bilgiye dayanır. Bu yaklaşımın temel varsayımı, bir maden
varlığına bir alıcının ödeyeceği tutarın, benzer özellikteki başka bir varlığa
ödeyeceğinden daha fazla olmayacağıdır. Bu nedenle benzer varlıkların
satışlarına ilişkin bilginin temini değerleme için çok önemlidir. Pazar
yaklaşımı; benzer satışlar yöntemi, ölçüt (ton başına değer, alan başına değer
gibi) yöntemi ve ortaklık yöntemi gibi yöntemleri içerir. Bu yaklaşım her türlü
maden sahasına uygulanabilir. Gelir
yaklaşımı, maden varlığının işletilmesinden elde edilecek net kazancın
bugünkü değere indirgenmesine dayanır. Net bugünkü değer yöntemi, gerçek
opsiyon yöntemi, Monte Carlo yöntemi gibi yöntemler gelir yaklaşımı içinde yer
alır. Maden varlığı kazanç elde etmek amacıyla işletileceği için gelir yöntemi,
ileri evre maden sahalarına uygulanabilir. (TERCAN, 2015)
Bu üç
yaklaşım, birbirinden bağımsız yaklaşımlar değildir. Bu yaklaşımlar aynı veri
kaynaklarını kullanır ancak verileri, farklı yöntemlerle analiz ederler. Temel
olarak üç yaklaşımın birbirlerinin bulgularını desteklemesi gerekir. Şekil4, maden
varlıklarının değerlemesinde kullanılacak yöntemlerin maden projelerinin
gelişim evreleri içindeki yerlerini grafiksel olarak göstermektedir (TERCAN, 2015).